Hz Fatıma’yı Tanımak ve Tanıtmak

Hz. Fatıma’nın (s.a) Gizemi Şuna inanıyoruz ki; Hz. Fatıma (s.a), vefatının üzerinden 14 asırdan fazla bir zaman geçmesine, hakkında onca eser, konuşma ve mersiye olmasına rağmen bu dünyada diğer dinler bir yana, İslam toplumunda hatta Şii dünyasında bile yeterince tanınmamış ve zihinlerde doğru bir tasviri oluşmamıştır. Tabiri caizse dostlarının medh-ü sena ve ağlamalarının arkasında gizli kalmış ve gerçek manada nasıl bir şahsiyet olduğu araştırılmamıştır. O Hazretin uğradığı musibetler etrafında konular dönmüş ve hayatının önemli diğer aşamaları konu edilmemiştir. Hz. Fatıma (s.a) Nasıl Tanınmıştır Dostları O’nu mazlum ve masum tanıyorlar; nitekim öyle idi de. Babasının vefatından sonra uzun-uzun ağlamalarını bilir dostları. Öyle idi de. Kabrinin meçhul olduğunu söylerler. Nitekim henüz nerde olduğu belli değil. Fakat şu noktadan bihaberler. O da şu ki; uzun-uzun ağlamaları ve kabrinin meçhul olmasının sırrını ve sebebini anlamak, mazlumiyetinin sırrını anlamanın en iyi yoludur. Mücadelelerinden, hakkını aramasından, siyasi ve ekonomik tarzından, duygusal ve mantıksal hayatından, eşi Ali’ye (a.s) yardımından, çocuk yetiştirme tarzından, ev hanımlığından, himmetinden, cesaretinden, zulme karşı itiraz feryatlarından, kadınların hidayetine yönelik çabalarından ve… Daha az bahsedilmektedir. Hâlbuki bu konulara zaman ayırmamız daha elzemdir. Kadınlarımızın İhtiyacı Kadınlarımızın, ibadetle dünyevi zevkler arasında nasıl bir bağ kurmaları, sosyal olmanın yanı sıra iffetlerini nasıl korumaları ve kötü zamane şartlarında hedef ve kimliklerini nasıl unutmamaları gerektiğini anlamaya ihtiyaçları vardır. Ele alınması gereken konular bunlar olmalı. Kadınlarımız bilmelidirler ki, Hz. Fatıma’nın (s.a) mücadelesinin değeri, İmam Hasan’ın (a.s) barışından ve İmam Hüseyin’in (a.s) kıyamından daha az değil. Zihinlerde bunun tersi bir inanış varsa eğer, sebebi şudur ki, bizler henüz tam anlamıyla O’nu tanıyamamışız ve bir hareketi doğuran sebeplerin kökenini inceleyip ortaya çıkarma yeteneğimiz yok. Bizler Ve Propaganda Bombardımanı Milli ve uluslararası alanda Hz. Fatıma’nın ve öğretilerinin mesajını iletmede birçok zorlukla karşılaşmaktayız. Bunlarda biri de İslam düşmanlarının propaganda bombardımanıdır. Bu propaganda yıllar öncesine ve özellikle haçlı savaşlarına dayanmaktadır. Bu plan ve program dâhilinde o Hazret’in adının ilim ve amel sahnesinden silinmesi düşünülüyordu. İlahiyat fakültelerinde ve kadının dünyadaki naçiz hizmetlerinin konu edildiği toplantılarda Peygamber’in kızı Fatıma’dan pek söz edilmez; edilse de çok müphem bir şekilde geçilir. Bugün batılı kadınların kıvılcımlarından nur topları yapılan, Jan Dark gibi kadınları putlaştıran, hamaset tellallığı ve heyecan yaratarak onların adlarını canlı tutan ve sevgilerini kalplere yerleştirmeye çalışan bir dünyayla karşı karşıyayız. Böyle bir durum karşısında İslam dünyasında ne oluyor? Fatıma (s.a) hakkında ne konuşuluyor? Zeynep, Gülsüm ve Sakine hakkında ne biliniyor? İslam Toplumunun Kusuru Bu duruma İslam toplumunun yetersizliği ne kadar ortaktır? Bu vurdumduymazlıktaki payları ne ölçüdedir? Propaganda ve toplu iletişim araçlarından yeterince yararlanmamaları bir kusur değil mi? Bu konudaki İslami vazifelerine amel ettiler mi? Bu konudaki kusurları öyle ilginç ki, radyo ve televizyon gibi toplu iletişim araçlarını sanki batı kültürüne uyum şartıyla almışlar izlenimi veriyor. Beklide bunun içindir ki, örnek kadınları tanıtma cüreti bulmuyorlar kendilerinde ya da ileri gelenlerinin fikri seviyesi, bu gibi girişimlere değer verecek düzeyde değil veya Hz. Fatıma’nın (s.a) makamını anlayacak seviyede değiller. O’nun kadınların efendisi ve örnek olduğu, sadece Şia’nın değil, bütün İslam fırkalarının kabulüdür. Bütün bu gerçeklere binaen O’nu tanıtmakta neler yapıldığı sorgulanmalıdır. Nasıl bir araştırma ve tahlil yapıldı? Nasıl bir tasvir çizildi O’nun için? O’nu bir örnek ve model olarak zihinlere kazımak için nasıl bir metot izlendi? Batının, muasır bir sanatkârı model ve örnek olarak tanıtmak için onun vakarı, hayâsı, güzelliği ve metodunu dillendirerek zihinlere kazıma uğraşlarının yaşandığı günümüz dünyasında nerde Fatıma’yı yeterince tanıtmak? Muhabbetini kalplerde kalıcı kılmak adına ne gibi planlar programlar yapıldı? Yazarların Çabaları Yazar ve araştırmacılar Fatıma’nın (s.a) mehdinde sözler söylemiş, eserler bırakmışlardır. Allah onlardan razı olsun. Fakat tahlil, netice alma ve ders çıkarma işini okuyuculara bırakmışlardır. Bu da bizim gibiler için zor bir iş olmaktadır. Bizim gibi sıradan okuyucuların fikri seviyesi, araştırıp okuyarak gerçekleri tahlil etmeğe ve bulmaya yeterli değildir. Bizler başkalarının bize ders vermesine alışmışız. Şurası da bir gerçek ki, O’nun ömrünün kısa oluşu, tarihçilerin, hayatının bütün olaylarını yazmayışları ve bu ayrıntıların elimize ulaşamaması, O’nu tam manasıyla tanımamıza engel oldu. Bu açıdan bakıldığında yazarları az da olsa maruz görebiliriz. Gerekli Çabalar Şuna inanıyoruz ki, O’nu ve hayatının ayrıntılarını tanımak için, tam ve çok yönlü bir çabaya ihtiyaç var. Ama önemli olan, O’nun hayatının detaylarını tarihî şeklinden çıkarıp bir mektebin karşısına koyabilmektir. Bunu yapabilmek için birçoğunda şevk olmakla beraber, yeterli güç ve ortam olmamıştır. O’nun düşünce çizgilerini tarihin içinden, masumların hadis ve sözlerinden, kendi sözlerinden ve konumundan çıkararak bir proje ve kılavuz haline getirmek gerekir. Böylelikle kadınlarımız, değişik durum ve şartlarda nasıl bir yol izleyeceklerini öğrenmiş olsunlar. O’nun hayatını adım-adım incelemek ve tahlil etmek ve elde edilen ayrıntıları birer ders halinde sunmak gerekir. Hakkında onca matem merasimi olmasına rağmen, bu merasimleri icra edenlerin, katılanların sadece atıfi duygularını okşamak ve ağlamalarını sağlamak yönünde çaba harcamaları üzüntü verici bir durumdur. Bu makul arzu bütün Fatıma (s.a) dostlarının hakkı olmalı ve nasıl bir fert için ağladıklarını bilmelidirler. Böyle bir hedefe ulaşmak için Allah’tan Tevfik temenni ediyor ve bu yolda çaba harcayanlara dua ediyorum.

Zehranet